09.09.2014 da hayatımızı birleştirdik ama işte o zamandan sonra içimiz de aslında "ne oluyor, biz ne yaptık? " soruları belirmeye başladı. Evliliğimizin şokunu yaşıyorduk aslında. Ama öyle kolay değildi yaşadığımız şok. Boşanma arifesine bile geldiğimiz an kendimize bir şans daha vermeye karar verdik ve aile psikoloğumuza görünmeye karar verdik. Bunlar sadece 2 ay gibi bir site içerisinde gerçekleşti.
Peki sonra ne mi oldu? İşte 2 ay sonra hayatımızın en önemli kararını aldık. Artık biz birbirimizden emin olduğumuza göre hayatımız da en önemli adımı atmaya karar verdik. Artık çekirdek aile olmak istiyorduk. Ve bunun için bebek çalışmaları yapmaya başladık. ilk ay yaptığım test negatif çıkmıştı ve hayal kırıklığına uğramıştık. Eşim bana destek oldu bende önemsemeye çalıştım. Bütün belirtileri yaşamama rağmen öbür aya indeksledim kendimi. Öbür ay geldi ve sonuç yine negatif cıktı artık ümitlerim sebepsiz yere tükenmeye başlamıştı. Kendimi annemle beraber türbeler de almaya başlamıştım. Türbelere gidip dualar ediyor, adaklar adıyordum. Oldukça korkuyordum. Annelik duygusunu yaşamayacağım diye.
İşte tam o ay Ocak ayında hamile olduğumu öğrendim.
11.01.2014 pazar gunü, son adet tarihime henüz 9 gün kala, kayınvalidemlerden dönerken benim inadım sonucunda tartışmaya başladık kocamla. Ve tam o anda karnımda mükemmel bir ağrı hissettim. Ne oluyor dedim ya çünkü henüz reglime 7 gün varken bu bıçak gibi saplanan ağrılar nedir dedim. O anda tartışmamız bitti ve aşimle nöbetçi eczane aramaya başladık. Erken sonuç veren gebelik testi aldık ve hemen eve döndüm. Son 3 saattir lavabo ihtiyacımı karşılamadığım için hemen testi yaptım. Sonuc başta negatifti yalnız aradan yarım saat geçince ikinci çizgiyi gördüm cok cok silikte olsa. Prospektüsünü inceledim. Yarım saatten fazla gecen sonuçları değerlendirmeyin yazıyordu. Ümitsizlikle içeri geçtim yine değilim yine olmadı dedim. Aradan 4 gün daha geçti. Kasıklarımda ağrılar iğne batmaları zaman zaman devam ediyordu. Eşime 2 adet gebelik testi aldırdım biri erken sonuc veren testti diğeri de normal ucuz testlerden. Erken sonuc veren testi hemen yaptım. İlk baktığımda sonuç negatifti. Aman ya diyerek ellerimi yıkadım tam testi aldım çöpe atcam ikinci çizgiyi gördüm hemde gayet net ve hersey ortadaydı.
HAMİLEYDİM :))
Tuvaletten çıktım. Ve kocamın kucağına zıpladım. Hayatım da hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Hamileyim hamileyim hamileyim diye evin içinde dönmeye başladım. Eşim tabi inanamadı. Gerçekten mi bebeğimiz mi oluyor diye inanamayarak sorular sormaya başladı tabi oda benimle beraber dolanarak. Eşimin orada, gözlerin de ki o ışıltıyı hiç bir zaman unutamam.
Bir iki gün sonra kan testiye de hamile olduğumu kanıtladıktan sonra kendimize ,9 ay bizimle beraber ilerleyecek bir doktor bulmak için arayışa geçtik. Ilk tercihimizi Medipol hastanesinden yana kullandık. Daha sonda 13. Haftaya kadar Cevahir hanımla idare ettikten sonra doktorumuzun bize haber vermeden tatile gitmesi sonucu doktorumuzu değiştirmeye karar verdik.
Via hospital da Serpil hocaya geçtik. 15. Hafta dan 32. Haftaya kadar da Serpil hocaya devam ettik yolumuza. Ama sonuc olarak Serpil hocanın da bize haber vermeden iki kere üstüne haftalarca tatil yapması sonucunda doktorumuzu yine değiştirilerek ü, sancaktepe via hospital Tuğba Gürbüz Hanım'a başlamaya karar verdik. Şuanda 36. Haftamızdayız ve çok şükür aynı doktorla yolumuza devam etmekteyiz.
Hamileliğim bu zamana kadar annem ve eşimin yardımları dolayısıyla oldukça kolay geçti. Gerçi hamileliğin en zoru 30. Haftadan sonra başlıyormuş. Hele sizde benim gibi yaz hamilesiyseniz. Sürekli şişen bir vücut, sıcaktan kaşınan göbek kol ve kısacası tüm organlar, yalancı sancılar, mide bulantısı baş dönmesi aslında hersey ilk üç ayda ki gibi. Hamileliğin en zoru ilk 10 hafta ve son 10 haftaymış yeni öğrendim.
Ve hamileliğim de yaşadığım onca stres, üzüntü sonucunda plesantam 32. Haftamdan sonra yaşlanmaya başlamış. Her hafta bir derece arttı. Plesanta yaşlanması 3 seviyeden oluşmaktaymış. Ve biz şuanda son seviyedeyiz. Yoğun takip gerektiren bir durumdayız. Kızımın sürekli hareketlerini takip ediyorum. En ufak bir azalma varsa yada olursa hemen acile gitmem gerekiyormuş. Kilo alma hızı oldukça yavaşladı. Gecen hafta 300-400 gram arasında bir kilo almışssın bu hafta sadece 100-150 gram aldı. Sanırım artık azalıyor benden beslenemiyor. Doktorum fıtığım olduğu için sezeryan yapmak istiyor ve bunun için verilen tarih şuan için 15 Eylül. Ama bu tarihe kadar beklemesi bir mucize olduğunu da söylüyor. Benim istediğim doğum tarihi ise 11 Eylül'de akılda kalması daha kolay gibi sanki :) ama hissettiğim doğum tarihi ise 1-5 Eylül arası bakalım kızımız bizi yanıltacak mı?
Ve kızımız şuanda 48 cm 2650 kilo civarında. 36. Haftamızdayız. Çok şükür ki şuan da herşey yerinde.
Peki ben? Ben çok stresliyim. Kızımın herşeyini hazırladım. Olabildiğince en iyi olan kıyafetler, oyuncaklar işine yarayabilecek herşeyi eşimin de yardımıyla almaya çalıştım. Eşim sağolsun hiç birşeyini eksik koymadı kızımızın. Kızımmm böyle bir baban olduğu için bence çok şanslısın.
Neden mi? Ben baba sevgisi nedir hiç bilmedim hiç görmedim. Annem sağolsun hem baba hem anne olmaya çalıştı. Annanem sağolsun herşeyimle ilgilendi. Ama nerde babam neden bana sahip çıkmadı neden hayatımın hiç bir yanında hiç bir anında yer almadı? Düğünüm de bile sadece 10 dakika bulundu. İşte tek duam Rabbim seni babandan hiç bir zaman ayırmasın. Sen benim yaşadıklarımı asla yaşama, sen şükretmeyi bil ve ne olursa olsun babana herzaman sarıl.
Bu yazımı bugun değilse bile birgün okuyacaksın bundan eminim.
Sen bizim minik aşk meyvemizsin. Sen bizim ilm göz ağrımızsın. Sen gerçekten birbirine aşık, her geçen gün daha da aşık olan iki gencin sevgisi sonucu oluşan, bizi birbirimize daha da çok bağlayan en değerli hazinemizsin.
Kızım çoğu zaman Hena mı İlay mı bu iki isim arasında kaldığımızı düşünüyorum. Babacığım iki isim koymamızdan yana ama ben tek isim olsun istiyorum. Son kararı babaya bıraktım bakalım ismin ne olsun isteyecek. Ama biz seni bu aya gelene kadar Hena, Hena diye sevdik bilgin olsun.
Rabbim ol dedi üfledi ve sen geldin annenin karnına yerleştin.bu benim için çok özel ve çok kutsal bir görev. Rabbim bizleri kadınları ne kadar çok seviyor ki sizleri bizim karnımıza emanet ediyor. Doğum nasıl güzel nasıl farklı bir olgu ki o küçücük yerin içinde büyüyorsun ve gelişiyorsun. Hatta ben bunları yazarken bile içten içe annenle berabersin tekmelerinle İnan bana can veriyorsun.
Kızımmmm, bizim canımızsın sen. Doğumuna sadece günler kala daha da heyecanlanıyoruz. Yatağını kurduk geçen gün babanla. Her sabah sana günaydın diyerek güne başlıyoruz. Bebek arabası salonun orta yerinde sanki o arabanın içinde sen varmışsın gibi babanenin ördürdüğü battaniye ile örttük üstünü. Aman hee sakın üşüme.
Geçen gün sophie zürafa diye bir oyuncak aldım sana. Babanla bu yüzden birazcık kızıştı aramız ama olsun sen yine de değersin herşeye. Babacığın çok oyuncak alınmasından taraftar değil çünkü uzmanlarda öyle söylüyor ama anneciğin dayanabilir mi dayanamıyor işte. Ben ki alışveriş yapmayı çok seven kişi, inanırmışım en son ne zaman kendime kıyafet aldığımı unuttum. Tüm dünyamın odak merkezinde sen varsın. Hele oyuncakların, hele biberonların yokmu dokundukta onlara yaşadığım sevgi selini görmen lazım bilmen lazım.
Seninle bazen oynuyorum. Getirip ayağını dayıyorsun ya karnımın ortasına, pıt diye ben vuruyorum sonra sen gücünü topluyorsun şak diye bide sen vuruyorsun ya işte seninle oynadığım en muhteşem oyun bu. Bence sende içerden benimle oynuyorsun. Amaaan o daha bebek ne anlar deseler de ben biliyorum sen beni çok iyi anlıyorsun. Nerden mi biliyorum? Ben üzülünce şak veriyorsun alttan sancıyı anlıyorum ki sende benimle beraber üzülüyorsun. Yapma kızım sen üzülme.
Bu arada babacığınla aranda ki ilişkiye gerçekten hayranım. Ne çok seviyorsun sen babanı. Sabah uyandığımızda babanın sesini duyduğun an tekmeler yağdırıyorsun annenin karnına. Yada baban akşam işten eve geldiğin de aynı durum yine tekmelerinle babana merhaba diyorsun. Bu yaptıkların kocişin çok hoşuna gidiyor her seferinde gözleri doluyor baban seni çok seviyor kızım.
Bir de annanemiz var ki, mükemmel yemekler yapıyor. Senin üzerinde şimdiden çok hakkı var. Sen annanenin yemekleriyle bu zamana kadar büyüdün. Bence büyüyünce bir teşekkür borcun var ananeye. Evimizin en kral aşçısıdır kendiler kügerçekyen mükemmel yemekler yapar. Bu arada tüm kıyafetlerinin ütüsünü de yine annanen yaptı açıkcası ben çok üşendim ütü yapmaya. Kızım öyle eğlenceli birsey değil bu ütü yapmak. Ben hiç sevmem bakalım sen sevecek misin?
Evimizin tatlı prensesi, sana kavuşmamıza sadece 19 gün kaldı. Hasretle özlemle bekleniyorsun. Yatağın, kıyafetlerin, oyuncakların, biberonların, sütün :) bile hazır.
Gelde ışığımız ol aydınlat bizi, gelde evimizin neşesini daha da arttır, gelde kocama en güzel hediyeyi seni vereyim.
Sen benim kocama verebileceğim en değerli hediyem armağanımsın. Bana annelik duygusunu yaşattığın için, çocuk yapmanın bu kadar zor olmadığını 9 ay boyunca ne çekersen çek sonra herşeyini unutulacağım gösterdiğin için binlerce kere teşekkür ediyorum.
Seni çoook ama çok seviyorum
Sevgili annen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder